Cumhuriyet’in kuruluşunun hemen ardından yapılan işlerden biri de Türk Tayyare Cemiyeti’ni kurmak olmuştur. 16 Şubat 1925’te kurulan bu Cemiyet’in (1935’de Türk Hava Kurumu adını alacaktır) kuruluş tüzüğünün ilk maddesinde yer alan “Türkiye’de havacılık sanayisini kurmak” görevi esas amacını ortaya koymaktadır. Kuşkusuz, daha neredeyse toplu iğne üretemeyen bir ülkede en iddialı sanayiyi kurmak hiç kolay olmayacaktır. Bu amaç için yüklü kaynaklar ayrılmalı, gerekli olan pekçok teknoloji edinilmeli, insan kaynağı yetiştirilmelidir. I. Dünya Savaşı’nın ardından imzalananVersailles Barış Antlaşması uyarınca Almanya’da uçak üretimi yasaklandı. Üretim yasağı nedeniyle Almanya dışında, Rusya ve Polonya gibi ülkelerde çalışma imkânı bulan Alman mühendis ve yatırımcılardan Türkiye’de gerekli bilgi ve teknolojilerin sağlanması noktasında kurduğu ortaklıklarla yararlandı.
Etimesgut Uçak Fabrikası’nın açılışına kadar ortaya konan girişimler bu anlamda THK’ya belli oranda bir altyapı ve birikim kazandırdı. Ayrıca savaş koşullarında Türkiye’ye sığınmış olan yabancı teknik uzmanlar da itici bir güç sağladı. Savaşın başlamasıyla Türkiye’ye sığınan Alman ve Polonyalı uçak mühendisi ve teknisyenlerinin de girişimiyle THK, Etimesgut’ta daha önce kurulmuş olan atölyelerin genişletilmesiyle ‘Uçak Fabrikası Projesi’ni 1942 yılında hayata geçirdi. Sekiz milyon liralık bir yatırım olan Etimesgut Uçak Fabrikası’nda bin 200 işçi ve Türklerin yanı sıra Müdür Wedrychowski olmak üzere 35 kadar Polonyalı mühendis ve teknisyen görev alır. 1945 yılında uçak fabrikasına paralel olarak uçak motor fabrikası projelendirilir ve 1948 yılında Atatürk Orman Çiftliği arazisinde 60 bin metrekarelik bir alanda kurulur. Fabrika için 4,5 milyon TL, makine teçhizatı ile birlikte toplam 9 milyon TL harcanır. Lisansör firma İngiliz De Havilland’dır, makineler İngiltere, Amerika ve İsviçre’den temin edilir. Bir süre yabancı lisanslı uçak motoru imalatı ve onarımı yapan fabrika
kapasitesinin çok altında çalıştırılmış, pek çok yan üretimde (musluk, piston, kuyu tulumbası vb.) bulunmuştur.
İLK İHRACAT DANİMARKA’YA
Etimesgut Uçak Fabrikası girişiminin önemli özelliklerinden bir tanesi, yurtdışından patentli uçakların üretim ve revizyonunun yanında tamamı yerli tasarım uçaklar geliştirmek üzere bir etüt bürosunu içeriyor olmasıdır. 6 yüksek mühendis, 4 mühendis ve 11 teknik ressam olmak üzere 21 kişilik bir ekipten oluşan bu birim, 1952 yılına kadar 16 tip uçak tasarladı. Bunlardan 12’si sonuçlandırıldı ve bu süreçte 126 adet Türk tasarımı uçak üretildi. Bu projeler arasında deneysel delta kanat planör gibi öncü teknolojilere sahip olan THK 13, Paris’te düzenlenen Havacılık Fuarı’nda sergilendi ve ilgi gördü. Ambulans veturizm uçağı olarak tasarlanmış olan THK 5/5A Danimarka’ya ihraç edildi.
ART, AVRUPA’NIN ÖNEMLİ RÜZGAR TÜNELLERİ ARASINDAYDI
Ankara Rüzgar Tüneli (ART)’de bu doğrultuda, uçak tasarım ve geliştirme sürecinde gerekli araştırma-geliştirme altyapısını ve uçuş öncesi ölçümleri sağlama işleviyle ihtiyaç duyulmuş önemli bir bileşen olarak gerçekleştirildi. Rüzgar tünelleri, havada hareket eden ya da bir hava akımının etkisinde kalan her türlü araç ve yapının üzerine etki eden aerodinamik kuvvet ve momentlerin bulunması, akım şeklinin ve yapısının belirlenmesinde kullanılan araçlardır. Gerçek uçuş öncesinde ölçekli modeller yoluyla gözlem ve test imkanı sağlayan tesisler olarak rüzgar tünelleri, 20’nci yüzyıl başından itibaren havacılığın gelişiminde önemli rol sahibi oldular. Etimesgut Uçak Fabrikası ile eş zamanlı olarak rüzgar tünelinin kurulması kararı, ülkedeki havacılık sanayisi adına hedeflenenlerin, havacılığa dair teknolojinin ülke sınırları içinde üretilmesini de içerdiğinin önemli bir işaretidir. İnşa edildiği dönem için ART’nin büyüklüğü ve teknolojisi itibarıyla Balkanlar dahil yakın coğrafyada bir benzerinin olmadığı ve Avrupa’nın önde gelen rüzgar tünellerinden olduğu anlaşılmaktadır. Üretken fakat oldukça kısa bir dönemin ardından 1950’li yıllarla birlikte havacılık sanayi kuruluşlarının bir bir kapatılmasıyla ART de uzun bir süre amaçsız kalmıştır.
BİR HAYALİN SONU
1952 yılında uçak fabrikası, 1954 yılında da uçak motoru fabrikası Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na (MKEK) devredilir. MKEK bir süre eski tasarımları geliştirerek uçak üretimine devam eder. Motor fabrikası 1955’te traktör imalatına geçerek bugünkü Türk Traktör Fabrikası haline getirilir. Uçak fabrikasında ise 1959’da üretim durdurulur, 1963’den sonra traktör üretimine başlanır.1968 yılında fabrika MKEK Tekstil Makineleri Fabrikası’na dönüştürülür, daha sonra ise kapatılır.