Kalkınmanın iki önemli anahtarı: Girişimcilik ve yenilikçilik
İnovasyon (yenilikçilik), yeni iş fikirleri ve girişimcilik son günlerde gördüğüm kadarıyla üzerinde en çok konuşulan konu haline geldi. Rekabetin hızla arttığı ülkemizde hem bireylerin, hem de şirketlerin varlıklarını devam ettirmeleri ve dahası, söz sahibi olabilmeleri için inovasyon stratejik bir önem kazandı. Geçmiş yılların lider ülkeleri ve dev şirketleri, yenilik, buluş ve farklılık konusunda son yıllarda atağa kalkan küçük rakipleri karşısında günden güne geriliyor.
İnovasyon nedir? İnovasyon; yeni fikirleri, (ürün, metod veya hizmet gibi) değer yaratan çıktılara dönüştürme sürecidir. Bu süreç iki temel basamaktan oluşur. İnovasyon sürecini başlatması bakımından önem arz eden ilk basamak; yeni ve yaratıcı fikirlerin ortaya çıkmasıdır. Emek ve yatırım gerektiren ikinci basamak ise ortaya çıkartılan yeni ve yaratıcı fikirlerin ticarileştirilmesi, başka bir deyişle katma değer yaratan ürün, metod veya hizmetlere dönüştürülmesidir.
Günümüzde dünya ekonomisine yenilikler ve buluşlar gerçekleştiren, diğerlerinden farklı olmayı ve farklılıklar üretmeyi başarabilen bireyler ve şirketler yön veriyor.
Dünya üzerindeki stratejik konumu, genç nüfus yapısı, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri nedeniyle pek çok ülkenin kıskandığı özelliklere sahip olan Türkiye ve şirketlerimiz bugün yenilik, buluş ve farklılık yarışında ne yazık ki gelişmiş ülkelerin ve şirketlerin biraz gerisinde kalmıştır.
Bana göre kalkınmışlığının en önemli göstergesi; İnovasyon sonucu alınan patent sayısıdır. Ülkeler patent alım sayısına göre sıralandığında, gelişmiş ülkeler sıralaması tablosu çıkmaktadır. İnanıyorum ki ülkemizde de patent alım sayısı artarak gelişmiş ülkeleri yakalayacağız.
Bunun için; Şirketlerimiz öncelikle Ar-Ge departmanları oluşturmalılar. Bu bölüme alınacak iyi İngilizce bilgisi olan teknik personel, faaliyet gösterilen sektörde alınmış patentleri internet ortamında inceleyerek, mevcut teknik bilgiye ulaşmalı ve nasıl geliştirme yapılabilir sorusu ile sürekli yenilik yapılmasına çalışmalıdırlar.
Üniversitelerimiz Ar-Ge ve İnovasyon konusunda öğrencilere püf noktaları aktararak patent alımını teşvik etmelidir. Patentin faydaları toplumumuzca iyi bilinmemektedir. Bu konuda eğitim kurumlarımız, üniversitelerimiz ve kamu kurumlarımıza büyük görevler düşmektedir
Patentin Tanımı; buluş sahibine, buluşunun başkaları tarafından izinsiz olarak kullanılmasını, üretilmesini, satılmasını, satışa sunulmasını veya ithal edilmesini belirli bir süre için engelleme hakkını veren koruma belgesidir.
Neden patent verilir; patent sistemi, buluş sahiplerine belli bir süre koruma hakkı vermesinin yanı sıra, patentte yer alan tüm bilgileri kamuoyuna açarak, aynı konuda çalışan başkalarının aynı buluşu yeniden üretmek için emek, zaman, maliyet vs. harcamasının engellenmesi için vardır. Bu özelliğe patentin bilgi işlevi diyoruz.
Bir buluşun patent ile korunabilmesi için taşıması gereken nitelikler:
A) Yenilik; Tekniğin bilinen durumuna dahil olmayan buluş yenidir. Tekniğin bilinen durumu; patent başvurusunun yapıldığı tarihten önce, buluş konusunda dünyanın herhangi bir yerinde toplumca erişilebilir yazılı veya sözlü tanıtım, kullanım veya bir başka yolla açıklanan bilgilerden oluşur.
B) Tekniğin bilinen durumunun aşılması; Buluş, ilgili olduğu teknik alandaki bir uzman tarafından, tekniğin bilinen durumundan aşikâr bir şekilde çıkarılamayan bir faaliyet sonucu gerçekleşmiş ise, tekniğin bilinen durumunun aşıldığı kabul edilir.
C) Sanayiye uygulanabilir Olma; Buluş, tarım dahil sanayinin herhangi bir dalında üretilebilir veya kullanılabilir nitelikte ise, sanayiye uygulanabilir olduğu kabul edilir.
Kısaca patent, inovasyon ve Ar-Ge geleceğimiz için üzerinde durup geliştirilmesi gereken sektörlerden biri. Özellikle üniversite öğrencilerimizin bu konuya ilgi gösterip, yenilik peşinde koşmaları gerektiğini düşünüyorum.
Herkese sağlık, mutluluk ve yenilik dolu günler diliyorum…